Aralık ayının ilk yazısı ile merhaba :)
Kış gelince kitap okumak artık daha keyifli hale
geldi. Bu yazımda Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli kitabından bahsedeceğim.
Bu yazı biraz gecikti çünkü vizeler ve dersler
derken bayağı koşuşturmaca olan bir ay geçirdim. Bu yüzden fazla yazı
yazamadım. Ama bu ay güzel yazılar yazmayı planlıyorum. Çok güzel kitaplar ve
yazılar olacak :)
Anayurt Oteli kitabının arka kapağında şu yazı
vardı.
Gecikmeli Ankara treniyle gelen –adını bile
bilmediğimiz- kadın, otelde bir gece kalır ve Zebercet’in de, Anayurt Oteli’nin de sessiz akıp giden
günlerinin içeriği değişir.
Küçük ayrıntıların şaşmazlığında tekdüze
şaşmazlığında nerdeyse takıntılarla sürüklenen bir yaşamın öfkesi de,çaresizliği
de büyük oluyor.
Türk edebiyatının
unutulmaz bir tipi ve unutulmaz bir mekanı.’
Anayurt Oteli Anadolu’nun bir kasabasında tren
istasyonuna yakın bir yerde bulunuyor.Tahmini olarak kitaptan bahsedilenler ile
1960’lı yıllarda geçen bir hikayesi var.
Kitabın ana karakteri Zebercet.(Evet hiç
duymadığımız ilginç bir isim kitapta da bundan bahsediliyor.) Zebercet Anayurt
Oteli’nin sorumlusu.Bütün otel işleri ona ait.Otelin sahibi Rüstem Bey İzmir de
yaşadığı için otel ile Zebercet
ilgileniyor.Zebercet yalnızlık çeken ve psikolojik sorunları olan bir karakter.Günlerinin
sürekli aynı olması,yalnız olması ve otelin bütün sorumluluğundan dolayı mutsuz
bir karakter.
Zebercet oteli ortalıkçı kadın ile birlikte
işletmektedir.Adı olmayan bu kadın otelin bütün işleri ile ilgilenmektedir.Tek
akrabası dayısı olan ortalıkçı kadın çalışması için Anayurt Oteli’ne
getiriliyor ve kazandığı para dahi dayısına veriliyor.Bu kadından hiç
hoşlanmayan Zebercet onu kullanmaktan da vazgeçmiyor.(Kitapta en rahatsız
olduğum şey ortalıkçı kadının cinsel obje olarak kullanılmasıydı.Kadına cinsel
obje gözüyle bakmak, okumak istemezdim.)
Zebercet’in tek düze olan hayatı adını bile
bilmediği bir kadının gelmesiyle değişir.Kadın gecikmeli Ankara treni ile gelir
ve bir gün otelde kalır.Kadından çok etkilenen Zebercet kadın otelden
ayrıldıktan sonra o odayı hiç kimseye vermiyor ve hiç bir şeye dokunmuyor.Bir
süre sonra bu odaya yerleşip o kadını hayal etmeye başlıyor.Zebercet için o
kadından sonra hayat aslında duruyor.O kadından sonra bir çok sorun yaşıyor.
Bu arada otele gelen emekli subay ve diğer
müşteriler Zebercet için daha sorunlu bir hal alıyor.Emekli subay diye bildiği
kişinin katil çıkmasından çok etkileniyor Zebercet.Bir süre sonra otele hiçbir müşteriyi
kabul etmiyor.Otel de sadece Zebercet ve ortalıkçı kadın kalıyor.Kimse olmadığı
için ortalıkçı kadın köyüne dönmek ister ama Zebercet buna izin vermez.Bir gün
meyhaneye giden ve içen Zebercet otele döndüğünde ortalıkçı kadını boğarak
öldürür.
Bu olaydan sonra daha vahim bir hale gelen Zebercet
kasabanın adliyesine gidip izleyici
olarak katıldığı bir davada karısını öldüren bir adamın yerine kendini koyarak
iç hesaplaşma yaşar.Amaçsızca yaşamaya ve kasaba da dolaşmaya başlayan Zebercet
Ulu Park’ta bir ihtiyarla karşılaşır sohbet eder ve otele döner.
Otele döndükten sonra olan olaylardan ve hala özgür
olmasını kabul edemeyen Zebercet kadının odasında ki tavana kendini asar .
Anayurt Oteli hem psikolojik hem de sürrealist bir
romandı bence.Kitapta yalnızlık,mutsuzluk ,yabancılaşma gibi konular
işlenmişti.
Eğer denk gelirseniz Anayurt Oteli’ne okuyun derim.
Tüm sevgimle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder