3 Aralık 2016 Cumartesi

Anayurt Oteli -Yusuf Atılgan



Aralık ayının ilk yazısı ile merhaba :)

Kış gelince kitap okumak artık daha keyifli hale geldi. Bu yazımda Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli kitabından bahsedeceğim.

Bu yazı biraz gecikti çünkü vizeler ve dersler derken bayağı koşuşturmaca olan bir ay geçirdim. Bu yüzden fazla yazı yazamadım. Ama bu ay güzel yazılar yazmayı planlıyorum. Çok güzel kitaplar ve yazılar olacak :)

Yusuf Atılgan’ın okuduğum ilk kitabı Anayurt Oteli. Kitaptan bahsetmeye başlayayım artık :)

Anayurt Oteli kitabının arka kapağında şu yazı vardı.

‘ “Ne ölü,  ne sağ” bir yaşamın kahramanı Zebercet.Gözünü ilk açtığı ve yaşadığı Anayurt Oteli’yle aynı kaderi paylaşıyor.Birbirine benzeyen geçici ilişkilerle geçen günler, yalnız ve tek başına sürüklenen bir hayat.

Gecikmeli Ankara treniyle gelen –adını bile bilmediğimiz- kadın, otelde bir gece kalır ve Zebercet’in  de, Anayurt Oteli’nin de sessiz akıp giden günlerinin içeriği değişir.

Küçük ayrıntıların şaşmazlığında tekdüze şaşmazlığında nerdeyse takıntılarla sürüklenen bir yaşamın öfkesi de,çaresizliği de büyük oluyor.

 Türk edebiyatının unutulmaz bir tipi ve unutulmaz bir mekanı.’

Anayurt Oteli Anadolu’nun bir kasabasında tren istasyonuna yakın bir yerde bulunuyor.Tahmini olarak kitaptan bahsedilenler ile 1960’lı yıllarda geçen bir hikayesi var.

Kitabın ana karakteri Zebercet.(Evet hiç duymadığımız ilginç bir isim kitapta da bundan bahsediliyor.) Zebercet Anayurt Oteli’nin sorumlusu.Bütün otel işleri ona ait.Otelin sahibi Rüstem Bey İzmir de yaşadığı için  otel ile Zebercet ilgileniyor.Zebercet yalnızlık çeken ve psikolojik sorunları olan bir karakter.Günlerinin sürekli aynı olması,yalnız olması ve otelin bütün sorumluluğundan dolayı mutsuz bir karakter.

Zebercet oteli ortalıkçı kadın ile birlikte işletmektedir.Adı olmayan bu kadın otelin bütün işleri ile ilgilenmektedir.Tek akrabası dayısı olan ortalıkçı kadın çalışması için Anayurt Oteli’ne getiriliyor ve kazandığı para dahi dayısına veriliyor.Bu kadından hiç hoşlanmayan Zebercet onu kullanmaktan da vazgeçmiyor.(Kitapta en rahatsız olduğum şey ortalıkçı kadının cinsel obje olarak kullanılmasıydı.Kadına cinsel obje gözüyle bakmak, okumak istemezdim.)

Zebercet’in tek düze olan hayatı adını bile bilmediği bir kadının gelmesiyle değişir.Kadın gecikmeli Ankara treni ile gelir ve bir gün otelde kalır.Kadından çok etkilenen Zebercet kadın otelden ayrıldıktan sonra o odayı hiç kimseye vermiyor ve hiç bir şeye dokunmuyor.Bir süre sonra bu odaya yerleşip o kadını hayal etmeye başlıyor.Zebercet için o kadından sonra hayat aslında duruyor.O kadından sonra bir çok sorun yaşıyor.

Bu arada otele gelen emekli subay ve diğer müşteriler Zebercet için daha sorunlu bir hal alıyor.Emekli subay diye bildiği kişinin katil çıkmasından çok etkileniyor Zebercet.Bir süre sonra otele hiçbir müşteriyi kabul etmiyor.Otel de sadece Zebercet ve ortalıkçı kadın kalıyor.Kimse olmadığı için ortalıkçı kadın köyüne dönmek ister ama Zebercet buna izin vermez.Bir gün meyhaneye giden ve içen Zebercet otele döndüğünde ortalıkçı kadını boğarak öldürür.

Bu olaydan sonra daha vahim bir hale gelen Zebercet kasabanın adliyesine  gidip izleyici olarak katıldığı bir davada karısını öldüren bir adamın yerine kendini koyarak iç hesaplaşma yaşar.Amaçsızca yaşamaya ve kasaba da dolaşmaya başlayan Zebercet Ulu Park’ta bir ihtiyarla karşılaşır sohbet eder ve otele döner.

Otele döndükten sonra olan olaylardan ve hala özgür olmasını kabul edemeyen Zebercet kadının odasında ki tavana kendini asar .



Anayurt Oteli hem psikolojik hem de sürrealist bir romandı bence.Kitapta yalnızlık,mutsuzluk ,yabancılaşma gibi konular işlenmişti.

Eğer denk gelirseniz Anayurt Oteli’ne okuyun derim.


Tüm sevgimle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder